Kentsel dönüşüm, şehrin bir bölümünün veya ciddi anlamda büyük bir kısmının proje kapsamında sistematik bir şekilde mevcut yapı stoklarının olası depremlere karşı toprak zeminin ve üzerindeki yapının risk değerlerinin belirlenmesi, olası depremde yıkılması ve yıkılırken çevredeki diğer yapılara zarar vermesi olasılıklarının da içine katılarak, riskli toprak zemin ve riskli yapıların kullanım dışına çıkarılarak yerine toprak zeminin yapısına uygun temelli yapıların yapılması ve bu sayede olası depremlerde yaşanabilecek can ve mal kaybının en aza indirmek için yapılan kamusal çalışmalardan biridir.
30.05.2012 Tarihinde yürürlüğe giren 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen, sanat norm standartlarına uygun sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair çalışmaları yapmak için çıkarılmış bir yasadır. Bu yasanın en belirleyici farkı tapusu olan veya olmayan hak sahiplerinin haklarının korunması ve mağdur edilmemesidir.
Anayasa’nın 23.maddesine göre Devlet sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak ile görevlidir.
Bilindiği üzere, Ülkemizin çok büyük bir kısmı, başta deprem olmak üzere tabii afetlerin riski altındadır. Mevcut yapıların büyük bir kısmının muhtemel afetlere karşı dayanıklı olmadıkları ve orta şiddetteki bir depremde bile ağır derecede hasar görüp yıkılmışlardır. On binlerce insanın ölümüne ve çok yüksek mali kayıplara sebebiyet veren acı gerçekler ortaya çıkmıştır.
Yaşamımızı ve geleceğimizi olumsuz etkileyen bu çarpık ve kuralsız yapılaşma sorunu nedeni ile çocuklarımıza, torunlarımıza sağlıklı bir kent bırakmak için, çıkarılmış bir yasadır.
Kentsel Dönüşüm, yaşadığımız şehri daha modern, yaşanabilir, sağlıklı, huzurlu, güvenli, kültürüne sahip, sosyal yaşam donatılarının öne çıkmasına olanak sağlamaktadır.